Stres kişinin
baş edebilme gücünü aşan ya da zorlayan durumlarla karşılaştığında kendini
koruyabilmek ve hayata devam edebilmek adına verdiği otomatik tepkilerdir. Çoğu
zaman kişi stres altındayken üç farklı tepkiden birini verir. Eğer var olan
durumla mücadele edecek kadar gücünün olduğuna inanıyorsa “savaşma”, baş edemeyeceğine inanıyorsa “ kaçma “ , eğer
kaçacak kadar dahi gücünün olmadığına inanıyorsa “donup kalma “ tepkisini
verir. Genelde bu tepkiler kişinin kendine karşı olan temel inançlarından
beslenir . Savaşma tepkisini otomatik olarak veren ve içinde bulunduğu
sorunlarla mücadele etmeye çalışan kişinin kendine ilişkin temel inançları (
güçlüyüm, yapabilirim, çözüm üretebilirim, başarabilirim ) şeklinde iken, kaçma
tepkisini otomatik olarak veren kişinin temel inançları ( zayıfım, beceremem,
yetersizim, daha fazla zarar görmemek için buradan uzaklaşmalıyım) şeklinde
olur. Donup kalan kişinin temel inançları ise ( kaçarak kendimi fark ettirirsem
zarar görürüm, zayıfım, acizim, çaresizim, yetersizim) şeklinde olduğunu
görürüz. Kişinin bu tepkilerden hangisine daha yatkın olduğu içinde bulunduğu
anda değil, geçmiş yaşantıların duygusal izlerinden oluşan kendilik yapısı
tarafından belirlenir.
Stres birçok
rahatsızlığa sebep olduğu gibi, bir çok rahatsızlık sonrasında da ortaya
çıkabilir. Ya sorunun ortaya çıkmasını engelleyemediğimiz için ya da çıkan
soruna çözüm üretemediğim için stres yaparız. Bizi aşan, sınırlarımızı zorlayan
ve yetişemeyeceğimiz düşüncesini aklımıza getiren her şey stres kaynağıdır. Bir
işe, toplantıya, programa trafikten dolayı yetişemeyeceğimizi anlarsak ve
trafik sorununu da çözemeyeceğimizi bildiğimizden dolayı içinde bulunduğumuz
anda derin çaresizlik duygusu yaşarsak, muhtemelen ikincil bir duygu olan öfke
ortaya çıkmaya başlayacaktır. Ortaya çıkan öfke, ya trafikteki diğer
sürücülerin küçük hatalarını bulup onlarla kavga etmesine, ya telefon açan
eşiyle tartışmasına ya da arabanın direksiyonunu yumruklaması gibi anlık
tepkilere sebep olacaktır. Kazancından fazla ödemesi olan birinin benzer duygu
ve düşüncelere sahip olup benzer tepkiler vermesi sık karşılaşılan bir durumdur.
Nasılsın diye sorduğunuzda “koşturuyoruz, yetiştirmeye çalışıyoruz” derler
tükenmişlik, yorgunluk ve bıkkınlık içerisinde.
İnsanın
epigenetik yapısında varolan ruhsal ve fiziksel patolojilerin zaman içerisinde
ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu potansiyeli ortaya çıkaran, tetikleyen en
önemli unsurun stres faktörleri olduğu görülmektedir. Ruhsal yapının fiziksel
durumu, fiziksel durumların da ruhsal yapıları etkiliyor olduğu yapılan bir çok
araştırmada ortaya konulan bir bilgidir. Hasta olan bir adamın moralinin yüksel
olmasının iyileşme sürecini hızlandırdığını bildiğimiz gibi, sağlıklı olan bir
adamın uzun süre stres altında kaldığında çeşitli rahatsızlıklarla karşı
karşıya kaldığını görmekteyiz.
Peki ne
yapmalıyız ? Öncelikle stresin ne olduğunu ve hayatımızı nasıl etkilediğinin
farkında olmalıyız. Stresi tam olarak ortadan kaldırmak mümkün mü ? Değişen ve
karmaşıklaşan dünyada, bir çok işi aynı anda yolunda götürmeye çalıştığımız bu
zamanda stresi ortadan kaldırmak değil stresle yaşamayı öğrenmek mümkündür.
Stresin belirtilerine bakacak olursak;
Fizyolojik
Belirtiler
- Yorgunluk
- Adale ağrıları
- Yerinde duramama
- Ellerin terlemesi
Psikolojik
Belirtileri
-
Endişelenme
-
Konsantrasyon güçlüğü
-
Kontrolsüzlük duygusu
-
Sinirlilik
-
Unutkanlık
Davranışsal Belirtileri
-
Bir maddeye aşırı düşkünlük ( sigara, alkol )
-
Beslenme ve uyku dengesinin Bozulması ( ya normalden
fazla ya da az olması )
-
Telaşla oradan oraya koşuşturmak
-
Sosyal ortamlardan kaçınma
Stresle baş etme
yollarına bakacak olursak;
-
Doğru beslenme alışkanlığını geliştirmek ( doğru
beslenme alışkanlı öncelikle fiziksel olarak daha sağlıklı yapıya sahip
olmamızı sağlar, günlük yaşamda baş etmeye çalıştığımız durumlarda kendimizi
daha zinde hissederiz )
-
Zamanı etkili kullanmak ( yetiştireme, geç kalma, yarım
bırakmak zorunda kalmak yada yapabileceğimizin üstünde bir işi yapamayacağımız
bir sürede yapmak zorunda kalmak gibi stres verici durumları ortaya çıkmasını
engellemiş oluruz )
-
Geçmiş başarıları hatırlamak ( geçmişte benzer
durumlarla karşılaşıp üstesinden geldiğimiz olayları hatırlamak, cesaretimizi
arttırmamıza ve çözüm üretmemize yardımcı olur )
-
Sosyal destek sistemini güçlü tutmak ( Yanlarında
kendimizi iyi hissettiğimiz ve duygusal olarak onlardan beslendiğimiz
insanlarla paylaşımları arttırmak, zorlu süreçlerde kendimizi daha güçlü
hissetmemizi sağlayacaktır )
-
Fiziksel egzersiz yapmak ( düzenli spor yapmak ,
yürüyüşe çıkmak, koşu yapmak gibi fiziksel olarak bizi dinç ve güçlü
hissettirecek egzersizler günlük yaşamda kendimize olan güveni arttıracaktır )
-
En önemli tekniklerden biri olan nefes alma egzersizi (
Bir el karnınızın üstüne bir elinizi de göğsünüzün üstüne koyup nefes alıp
verin. Eğer nefes aldığınızda şişen yer göğsünüz oluyorsa yanlış nefes
alıyorsunuz. Eğer kanınızın üst kısmı yani diyafram kaslarının olduğu yer
şişiyorsa doğru nefes alıyorsunuz. Diyaframdan nefes almayı öğrendikten sonra
kendinizi çok gergin ve çaresiz hissettiğiniz anda sadece altı kez derin nefes alıp aldığınız
sürenin iki katı kadar sürede verirseniz ve sadece nefesinize odaklanarak, onun
nasıl vücudunuzdan süzüldüğünü fark etmeye çalışırsanız egzersiz bittiğinde
kendinizi daha farklı hissedeceksiniz. Çözüm üretmek konusunda kendinizi daha
güçlü hissedeceksiniz.)
Stresi
hayatımıza ne şekilde konumlandıracağımızı ve hayatı nasıl daha yaşanabilir
hale getireceğimizi anlamak, kendimizi anlamaktan geçer. Değiştirebileceklerimiz
için mücadele etmek, değiştiremeyeceklerimiz için sabretmek ve bunların
ayrımını yapabilmek için de sağlıklı düşünmek gerekmektedir.
Şanver YEREBAKAN
Klinik Psikolog / Psikoterapist